Edebi Akımlar Nelerdir, Özellikleri ve Temsilcileri
Edebi akım, belirli bir dönemde veya coğrafi bölgede ortaya çıkan ve belirli özelliklere sahip olan edebi eserlerin ve yazarların toplamını ifade eder. Bu akımlar, genellikle belirli bir zaman diliminde benzer temaları, tarzları ve teknikleri paylaşan yazarlar ve eserlerin bir araya gelmesiyle oluşur. Edebi akımlar, tarihsel, kültürel, sosyal veya siyasi değişimlerin bir yansıması olarak ortaya çıkabilir ve genellikle belirli bir zaman diliminde popülerlik kazanır. Edebi akımlar şunlardır: Hümanizm, Klasizm, Romantizm, Realizm, Naturalizm, Parnasizm, Sembolizm, Sürrealizm, Empresyonizm, Ekspresyonizm, Kübizm, Fütürizm, Egzistansiyalizm, Dadaizm, Modernizm, Postmodernizm. Şimdi bu edebi akımların genel özelliklerine ve temsilcilerine yakından bakalım.
- Hümanizm, 14. yüzyılda İtalya'da doğmuş ve insanı evrendeki tek ve en yüksek değer olarak gören bir düşünce akımıdır. Bu akım, insanı yüceltmeyi ve geliştirmeyi amaçlar ve sanat ile edebiyatın odak noktasını insan olarak belirler.
- Rönesans ile özdeşleşen Hümanizm, 17. yüzyıla kadar etkili olmuştur. Bu akım, insanın akıl ve özgürlüğünü din tutsaklığından kurtarmayı hedefler. Hümanistler, ulusal değerlere ve topluma sırtlarını dönerek tamamen evrensel bir bakış açısı benimserler. Sanatı, doğanın taklidi olarak kabul ederler ve asıl amaçları insanı mükemmel bir varlık yapmaktır.Hümanizmdeki sanatçılar genellikle askerler ve soylular arasından gelir. Eserlerinde Antik Yunan'dan edebiyat düşünürlerinden esinlenirler.
- Dünya edebiyatında Dante, Petrarca, Bocaccio, Rabelais, Tasso, François Bacon, William Shakespeare, Cervantes, Montaigne gibi temsilciler önemli bir yer tutar. Türk edebiyatında ise Nurullah Ataç, Orhan Burian, Sabahattin Eyüboğlu, Vedat Günyol gibi isimler Hümanizmin etkilerini taşıyan temsilcilerdir.
- Klasisizm, 17. yüzyılda Fransa'da monarşinin güçlenmesiyle ortaya çıkan bir edebi akımdır. Bu akımda akıl, sağduyu ve ahlak ilkelerine büyük önem verilir ve eserler genellikle tarihi ve mitolojik konulardan alınır. Kahramanlar seçkin insanlardan oluşurken, sıradan insanlara pek yer verilmez. Sanatçı kimliğini eserde saklar ve kaba, çirkin sözlerden kaçınılır. Dil ve anlatımda açıklık, duruluk ve yalınlık önemsenirken, mükemmeliyetçilik hedeflenir. Sanat için sanat görüşü benimsenir ve işleniş biçimi konudan daha önemlidir. İnsanların iç dünyasına saygı gösterilir ve tiyatrolarda üç birlik kuralına uyulur.
- Dünya edebiyatında klasisizmin önemli temsilcileri arasında Moliere, Corneille, Racine, La Fontaine, La Bruyere, Daniel Defoe, Boileau, Malherbe, Madame De La Fayette, Fanelon ve Bousset gibi isimler yer alır. Türk edebiyatındaki önemli temsilcileri ise Şinasi ve Ahmet Vefik Paşa'dır. Şinasi'nin La Fontaine'den, Ahmet Vefik Paşa'nın ise Moliere'den yaptığı çeviriler Türk edebiyatında klasisizmin temelini atmıştır.
- Romantizm, 1830 yılında klasisizme bir tepki olarak ortaya çıkmıştır. Bu akım, klasisizmin kural ve şekillerini terk ederek yeni bir yön izler. Konularını genellikle Hristiyanlık tarihi ve günlük hayattan alırken, akıl ve sağduyu yerine duygu ve hayaller öne çıkar. Klasisizmde sanatçıların kişiliklerini gizledikleri halde, romantizmde bu durum farklıdır ve sanatçılar kişiliklerini açıkça yansıtırlar.
- Romantizmde sanatın toplum içindir görüşü benimsenirken, tabiatla birlikte gözlem ve tasvirler de önem kazanır. İyi-kötü, hayal-gerçek, fakir-zengin gibi karşıtlıklardan yararlanılırken, üç birlik kuralı terkedilmiştir.
- Dünya edebiyatındaki romantizmin temsilcileri arasında Voltaire, Shakespeare, Lord Byron, Goethe, Schiller, Jean Jacques Rousseau, Chateaubriand, Madame de Stael, Lamartine, Victor Hugo, Aleksandre Dumas Pere gibi önemli isimler bulunmaktadır. Türk edebiyatındaki romantizmin temsilcileri ise Namık Kemal, Ahmet Mithat Efendi, Abdul Hak Hamit Tarhan, Recaizade Mahmut Ekrem gibi isimlerdir.
- Realizm, 19. yüzyılda Fransa'da romantizme bir tepki olarak ortaya çıkmıştır. Bu akımda konular gerçeklerden oluşur ve olaylar ile karakterler, gerçek hayattan alınmış veya gerçek hayatta yaşamış kişilerin benzerleridir. Realizmde sanat için sanat anlayışı hakimdir ve genellikle hikaye ve roman türlerinde kullanılır. Romanın gelişmesinde önemli bir rol oynamıştır.
- Realizmde, hayallere dayanmayan ve toplumun gerçeklerini olduğu gibi yansıtan bir anlatım tarzı benimsenir. Betimlemeler genellikle yazarın değil, kahramanın gözünden yapılır ve yazar eserlerinde kendi kişiliğini gizleyerek nesnel bir tutum sergiler. Bu akıma göre yazar, eserlerinde herhangi bir mesaj verme kaygısı taşımaz.
- Dünya edebiyatında realizmin temsilcileri arasında Gustave Flaubert, Stendhal, Honore de Balzac, Daniel Defoe, Charles Dickens, Hemingway, Turgenyev, Çehov, Gorki, Gogol, Tolstoy ve Dostoyevski gibi önemli yazarlar bulunmaktadır. Türk edebiyatında ise realizmin temsilcileri Recaizade Mahmut Ekrem, Sami Paşazade Sezai, Mehmet Akif Ersoy, Halit Ziya Uşaklıgil, Mehmet Rauf, Ömer Seyfettin, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Refik Halit Karay ve Halide Edip Adıvar gibi isimlerdir.
- Naturalizm, 19. yüzyılda Fransa'da ortaya çıkan bir edebi akımdır ve determinizm anlayışını romana getirmiştir. Bu akım, dünyada olup biten olayların nedensellik içinde belirlendiğini savunur ve realizmin ileri aşaması olarak görülür.
- Naturalistler, gerçekleri anlatmakta realistleri yetersiz olarak görüp gerçeği anlatmada aşırılığa önem verirler. Doğayı anlatırken deneysel yöntemlerden yararlanır ve toplumu bir laboratuvar, insanı da incelenecek bir nesne olarak görürler. Aynı zamanda, kişilere veya olaylara bir bilim adamı nesnelliği ile yaklaşırlar.
- Naturalizmde yazarlar kişiliklerini gizlerler ve toplum için sanat anlayışını kabul ederler. Bu akımda toplum tarafından dışlanan insanlara önemli bir yer verilir ve sokak dili edebiyata girer, kahramanlar ait oldukları çevrenin dilini konuşurlar.
- Dünya edebiyatındaki önemli naturalist yazarlar arasında Emile Zola, Alphonse Daudet, Guy de Maupassant gibi isimler bulunurken, Türk edebiyatındaki temsilcileri arasında Beşir Fuat, Nabızade Nazım ve Hüseyin Rahmi Gürpınar önemli bir yer tutar.
- Parnasizm, 19. yüzyılda Fransa'da ortaya çıkmış bir şiir akımıdır ve gerçekçilik adıyla da anılabilir. Bu akım, Yunan mitolojisinde perilerin yaşadığına inanılan Parnas Dağı'ndan adını alır. Parnasist şairler, ölçü, uyak, ses biçimi gibi teknik unsurlara büyük önem vererek şiirde mükemmeli yakalamaya çalışırlar.
- Romantizme tepki olarak ortaya çıkan Parnasizmde duygu ve hayal yerine gerçeklik ön plandadır. Sanatın kendi içinde değer taşıdığı sanat sanat içindir anlayışı bu akımda hakimdir. Parnasyenler, genellikle eski Latin ve Yunan mitolojisine hayranlık duyar ve konularını çoğunlukla tarihten alırlar.
- Dünya edebiyatında Parnasizmin temsilcileri arasında Theophile Gautier, Banville, Leconte de Lisle, Coppee ve Jose-Maria de Heredia gibi isimler bulunmaktadır. Türk edebiyatına Parnasizmi Cenap Şehabettin tanıtmıştır ve Tevfik Fikret ile Yahya Kemal gibi önemli şairler de bu akımdan etkilenmişlerdir.
- Sembolizm, 19. yüzyılda Fransa'da Parnasizme tepki olarak ortaya çıkan bir şiir akımıdır. Sembolistler, sanat için sanat anlayışını benimsemişler ve şiirlerinde halkın anlayabileceği sade bir dil yerine ağır bir dil kullanmışlardır. Şiirlerinde müzikaliteye önem vermiş, anlamda açıklıktan kaçınarak kapalılığı esas almışlardır ve dış dünyanın insan üzerindeki etkisini semboller aracılığıyla anlatmışlardır. Sembolistler, şiirlerinin anlaşılmaktan ziyade hissedilmesini amaçlamışlardır. Doğa betimlemeleri öznel bir yargı ile anlatılmış ve lirizm ile hayaller yoğun olmakla birlikte duygular ön planda tutulmuştur.
- Fransız şairler Baudelaire, Mallarmé, Valéry ve Amerikalı yazar Edgar Allan Poe sembolizmin dünya edebiyatındaki temsilcileridir. Türk edebiyatında ise Cenap Şehabettin, Ahmet Haşim, Cahit Sıtkı Tarancı, Ahmet Hamdi Tanpınar ve Ahmet Muhip Dıranas gibi yazarlar, eserlerinde sembolizmin etkilerini göstermişlerdir.
- Sürrealizm, realizm, naturalizm ve parnasizm gibi akımlara karşı olarak ortaya çıkmıştır ve Freud'un psikanaliz kuramından etkilenerek gelişmiştir. André Breton, sürrealizmi "Gerçeküstücülük, ister söz, ister yazı ile ya da başka bir yolla, düşüncenin gerçek işleyişini ortaya çıkarmak için başvurulan, içinden geldiği gibi yazma yöntemidir. Bu, aklın denetimi olmaksızın (rüyada olduğu gibi) her türlü estetik ve ahlak kaygısı dışında düşüncenin yazılışıdır." şeklinde tanıtmıştır.
- Sürrealizm, 1924'te Fransa'da ortaya çıkmıştır ve sürrealistler Sigmund Freud'un çalışmalarından büyük ölçüde etkilenmişlerdir. Bu akım, akıl ve sağduyuyu değersiz kılarak "insanı yönlendiren iç güdü ve bilinçaltı"nı öne çıkarmıştır.
- Dünya edebiyatındaki sürrealizmin temsilcileri arasında André Breton, Louis Aragon, Paul Eluard, Philippe Soupault ve René Char gibi isimler bulunurken, Türk edebiyatındaki temsilcileri Orhan Veli, Cemal Süreya ve İlhan Berk gibi İkinci Yeni şairleridir. Oktay Rifat da Türk edebiyatındaki sürrealist etkilerin önemli temsilcilerindendir.
- Empresyonizm, 19. yüzyılın sonlarında Fransa'da ortaya çıkmış bir sanat akımıdır. Bu akım, edebiyat, resim ve müzik alanlarında etkili olmuştur. Empresyonizmde sanatçılar, bir varlığın gerçek ve nesnel yanını değil, yazar veya sanatçının hissettirdiği duygu ve izlenimleri aktarmayı amaçlamışlardır. Bu duygu ve izlenimler yazardan yazarda farklılık gösterebileceği için eserler, yazarın kişiliğini yansıtmaktadır. Empresyonistler, eserlerinde kendi iç dünyalarından bahsettikleri için dış dünyayla pek ilgilenmezler ve sanatı kendi içlerinde bir anlam arayışı olarak kabul ederler. "Sanat sanat içindir" görüşünü benimsemişlerdir.
- Dünya edebiyatındaki Empresyonizmin temsilcileri arasında Rainer Maria Rilke, Paul Verlaine ve Arthur Rimbaud bulunmaktadır. Türk edebiyatında ise Ahmet Haşim, Cenap Şehabettin ve Ahmet Muhip Dıranas, bu akımın temsilcileri arasında yer almaktadır.
- Ekspresyonizm, empresyonizme tepki olarak 1. Dünya Savaşı'nın ardından ortaya çıkmış bir sanat akımıdır. Başlangıçta Alman sinemasında yoğun olarak uygulanan bu akım, insanın iç dünyasını en yalın haliyle ele almıştır. Dış dünyaya ve evrene ilgisiz kalan ekspresyonistler, gerçekliğin sanatçıdan sanatçıya farklılık göstereceğine inanarak, esasen önemli olanın sanatçının kişiliği ve gerçekleri kendi iç dünyasına göre ifade etmesini savunmuşlardır.
- Ekspresyonist sanatçılar, içe kapanıp kendilerini ve çevrelerini gözlemlemiş ve iç gözleme önem vermişlerdir. En gizli duyguları ve düşünceleri açığa vurma yöntemini benimsemişler ve eserlerinde sıklıkla fantastik ve korkunç konuları ele almışlardır. Bu akımın ana hedefi, insanların ruhsal durumlarını dile getirmektir.
- Dünya edebiyatındaki en önemli ekspresyonist temsilciler arasında Franz Kafka, Thomas Stearns Eliot ve James Joyce gibi yazarlar bulunmaktadır.
- Kübizm, 20. yüzyılın başlarında empresyonizme tepki olarak ortaya çıkmış ve özellikle resim alanında ön plana çıkmış bir sanat akımıdır. Ancak yazı alanında da etkileri görülmüş ve bazı şairler Picasso'nun etkisi altında bir anlayış geliştirmişlerdir. Bu akıma göre, şairler dış dünyayı dikkatle gözlemleyerek olup biten olayları tespit etmekle yükümlüdürler. Onlara göre, yaşanan küçük olayları ve anlamları yakalamak önemlidir.
- Kübizmde yazarlar, anlatımı canlı tutmak için duyguları olaylarla birleştirerek eserlerini sunmuşlardır. Bir varlığın dış görünüşüyle birlikte iç dünyasını aktarmayı amaçlamışlardır. Onlara göre, "söylenmemiş olanı" ve "görülmemiş olanı" ortaya çıkaran şey akıl değil, düş gücüdür.
- Apollinaire, Max Jacob, Jean Cocteau ve Blaise Cendrars gibi isimler, dünya edebiyatındaki önemli kübizm temsilcilerindendir.
- Fütürizm, 20. yüzyılın başlarında Birinci Dünya Savaşı'nın başlamasından önce ortaya çıkan, makineleşme ve hızı edebiyata taşıyan bir akımdır. Bu akımdaki yazarlar, geçmişten kopmayı, yeniliği ve değişikliği benimsemişlerdir.
- Fütüristler, sanatın geleceği makineleştirdiğine inanır ve bu nedenle sanatın makine ve teknolojiyle bütünleşmesini savunurlar. Akımın kurucusu olarak kabul edilen Marinetti, geçmişe ait olan anlatım biçimlerini ve tekniklerini terk edip, yenilikçi ve ileriye dönük anlatım tekniklerinin kullanılmasını savunmuştur.
- Dünya edebiyatındaki önemli Fütürist temsilciler arasında Marinetti ve Mayakovski yer almaktadır. Türk edebiyatında ise Nazım Hikmet, Fütürist akımın önemli bir temsilcisidir.
- Egzistansiyalizm, İkinci Dünya Savaşı'nın sonlarında bağımsız bir felsefe olarak ortaya çıkan ve köklerinin İlkçağ Yunan felsefesine kadar uzandığı kabul edilen bir felsefi sistemdir. Egzistansiyalizmin edebi ve felsefi bakımdan en önemli temsilcisi Jean-Paul Sartre'dır. Bu akıma göre, insan özünü kendi seçer; yani insan önce dünyaya gelir, var olur, sonra da olmak istediğini seçer. Bu anlayışı Nietzsche'nin "Her insan, tarihte eşi bir daha tekrarlanmayacak biricik harikadır." sözüyle temellendirir.
- Egzistansiyalizme göre, insan kendi özünü kendisinin seçeceğini unutmamalıdır. İnsanın tamamen özgür olması gerektiğini savunurlar ve varoluşun ön planda olduğunu vurgularlar. Egzistansiyalist sanatçılar, var olmayı her şeyden önce görmekte ve bu akıma var oluşçuluk da denilmektedir.
- Jean-Paul Sartre, Albert Camus, André Gide, Samuel Beckett ve Franz Kafka gibi isimler, dünya edebiyatındaki egzistansiyalizmin önemli temsilcileridir.
- Dadaizm, 20. yüzyılın başlarında Tristan Tzara adlı kişinin çevresinde toplanan bir grup şairin kurmak istedikleri akıma "dada" kelimesini isim olarak seçmeleriyle ortaya çıkmış ve bunun sonucunda dadaizmi oluşturmuşlardır. "Dada" kelimesi Fransızca olup çocukların binerek oynadıkları "ağaç parçası, tahta at" anlamlarına gelmektedir. Dadaizm akımı, Birinci Dünya Savaşı'nın meydana getirdiği yıkıcı ortamda hayal kırıklığına uğrayan aydın ve sanatçıların bir başkaldırısı olarak gelişmiştir. Başka bir deyişle, bu akım, iki dünya savaşı arasında faaliyet göstermiş, içinde bulunduğu toplumu uyuşukluktan kurtarma amacı taşıyan bir harekettir.
- Dadaizmde yazarlar, dil ve estetik kurallarını bir kenara bırakarak "kuralsızlık" ilkesini benimsemişlerdir. Düzensiz sözcük ve imgelere yer verilmiş, akla önem verilmemiş ve her şeyden kuşku duyulmuştur. Tristan Tzara, Breton ve Aragon gibi isimler, bu akımın dünya edebiyatındaki önemli temsilcilerindendir.
- Modernizm, 19. yüzyılın sonları ile 20. yüzyılın başlarında ortaya çıkan ve geleneksel anlayışlara, değerlere ve sanat kurallarına karşı çıkan bir akımdır. Modernizm, sanatta ve edebiyatta radikal bir değişim ve dönüşüm çağı olarak nitelendirilir. Bu akım, sanatın özgünlüğünü, yeniliğini ve bireysel özgürlüğünü vurgular.
- Modernist yazarlar, geleneksel anlatı tekniklerini terk ederek, karmaşık yapılar, bilinç akışı tekniği, zaman-mekan kurgusunda esneklik gibi yeni teknikler kullanmışlardır. Ayrıca, içerik ve tema açısından da modernist eserler genellikle kişisel deneyimler, toplumsal değişimler, psikolojik karmaşıklıklar gibi konuları ele almıştır.
- Modernist edebiyat, gerçekliğin ve bilginin mutlaklığını sorgulamış, okuyucunun algılarını ve duygularını zorlayarak onları düşünmeye ve sorgulamaya yönlendirmiştir. Bu akım, sanatın sadece güzel olanı değil, aynı zamanda çirkin olanı da ifade edebileceğini savunmuş ve soyut sanatı ön plana çıkarmıştır.
- Dünya edebiyatındaki modernist yazarlar arasında James Joyce, Virginia Woolf, T.S. Eliot, Franz Kafka ve Marcel Proust gibi isimler öne çıkar. Türk edebiyatında ise modernist akımın temsilcileri arasında Yahya Kemal Beyatlı, Ahmet Haşim, Mehmet Akif Ersoy ve Nazım Hikmet gibi yazarlar bulunur.
- Postmodernizm, kelime anlamı olarak modernizm sonrasını ifade ederek modernizme dair her şeye karşı çıkar. Oyun, postmodernizmde önemli bir yer tutar; yazma, yaşam ve okuma eylemleri oyunlaştırılır. Postmodernizm, bir arayış sürecini ifade ederken kuralsızlık temel ilkesidir ve klasik roman kurgusuna karşı çıkar.
- Bu akım, romantizmdeki akıl ile her şeyin çözülebileceği, manevi değerlere gerek olmadığı yönündeki anlayışlara karşı durur. Postmodernizmdeki eserlerde mizah ve ironi yer alır; sanatçılar, modern dünyanın olumsuz taraflarını karamsar bir tavır yerine onu belli bir ölçüde kabul edip ciddiye almayan ve alay eden bir tavır ile sergilerler. Ayrıca, dil oyunlarına başvurarak gizem ve farklılık yaratırlar.
- Postmodern romanların bir diğer özelliği, üstkurmaca olmalarıdır; ayrıca, bu tür romanlarda bilinç akışı tekniği sıkça kullanılır. Çoğulculuk da postmodernizmin temel özelliklerindendir.
- Dünya edebiyatındaki postmodernizmin önemli temsilcileri arasında Roland Barthes, Alain Robbe-Grillet, Franz Kafka, Virginia Woolf, Octavio Paz, Umberto Eco ve James Joyce bulunurken, Türk edebiyatında Orhan Pamuk, Bilge Karasu, Yusuf Atılgan, Adalet Ağaoğlu, Oğuz Atay, Latife Tekin, Pınar Kür, Hasan Ali Toptaş, İhsan Oktay Anar ve Buket Uzuner gibi isimler öne çıkar.
Linkler:
Bu içeriği paylaşmak ister misin?
Henüz yorum yapılmamıştır.